“Dune: Prophecy” Adlı Yeni HBO Dizisi İncelemesi
“Dune: Prophecy” adlı yeni HBO dizisi, Frank Herbert’in bilim kurgu romanı olan “Dune” evreninden esinlenmiş ve oğlu Brian Herbert ile Kevin J. Anderson tarafından yazılan “Great Schools of Dune” roman üçlemesinden ilham almıştır. dizi, 17 Kasım’da dünya prömiyerini yapmış ve 18 Kasım’da BluTV üzerinden Türk izleyicilerle buluşmuştur.
Dizinin hikayesi, kitaptan ve film uyarlamalarından çok önceye, yani Paul Atreides’in doğumundan 10 bin 148 yıl öncesine kadar gitmektedir. Ancak zaman sıralaması bununla sınırlı değildir, çünkü insanların düşünen makinelerle savaşının ve onları yenmesinin ardından 116 yıl geçmiştir. Dizideki olaylar, “Sesin” keşfine 30 yıl sonrasında geçmektedir, bu da hikayenin karmaşık bir zaman çizelgesine sahip olduğunu göstermektedir.
Dizinin ilk bölümünde odak noktası, Valya ve Tula Harkonnen kardeşlerin hikayesiyle başlamaktadır. Daha sonra ise Başrahibe Raquella Berto-Anirul’un Bene Gesserit mezhebini nasıl başlattığı anlatılmaktadır. Bu dini kadın topluluğu, genetik bir program aracılığıyla liderler yetiştirmeyi amaçlamaktadır. Ancak programlarına karşı çıkanlar da olacaktır.
Dizinin gelecekteki bölümlerinin entrika ve strateji üzerine kurulu olması beklenmektedir. Poltika ve karakter gelişimlerine odaklanacağı düşünülen dizi, bilim kurgu atmosferi ve görsel açıdan başarılı olduğu kadar, zengin bir hikaye ve karakterlerle de dikkat çekmektedir. IMDb’de yüksek bir puan almış olması da bu başarıyı desteklemektedir.
Sonuç olarak, “Dune: Prophecy” adlı yeni dizi, hem bilim kurgu tutkunlarının hem de genel izleyicilerin ilgisini çekebilecek potansiyele sahip. Zengin bir evrene sahip olan dizi, ilerleyen bölümlerde daha da derinleşerek izleyicilere unutulmaz bir deneyim sunabilir.