Gündem: Kritik Minerallerde Arz Güvenliği Endişeleri
Nadir Toprak Elementleri ve Küresel Tedarik Zinciri
Son dönemde Nadir Toprak Elementleri (NTE), birçok sektör için kritik bir öneme sahip hale geldi. İtalyan enerji şirketi Eni’nin yayınladığı Dünya Enerji Görünümü raporuna göre, enerji dönüşümünde kullanılan bu mineraller, temel teknolojilerin geliştirilmesinde hayati bir rol oynamaktadır. Ancak, bu minerallerin üretimi ve işlenmesi belli başlı ülkelerde yoğunlaşmış durumda ve bu durum, küresel tedarik zincirlerinin kırılganlığını artırarak yeni bir jeopolitik bağımlılık riski doğuruyor.
Kritik Minerallerin Üretimi ve Dağılımı
Kobalt, Lityum ve Diğerleri
Kobalt, lityum, nikel, manganez ve grafit gibi kritik mineraller, pil ve batarya üretiminde vazgeçilmez hammadde kaynakları olarak öne çıkıyor. Bunun yanı sıra, yenilenebilir enerji teknolojilerinin benimsenmesinde de büyük bir rol üstleniyor.
Rezervlerin Yoğunluğu
Rapor, kobalt rezervlerinin yüzde 50’den fazlasının Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde bulunduğunu ortaya koyuyor. Üretimde benzer bir yoğunluk söz konusu; örneğin, grafit üretiminin yüzde 78’i Çin’de, kobaltın yüzde 76’sı Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde, nikelin ise yüzde 60’ından fazlası Endonezya’da gerçekleşiyor.
Dünyadaki nadir toprak elementlerinin yaklaşık yüzde 40’ı Çin’de yer alıyor ve bu ülke, küresel üretimin yüzde 69’unu karşılıyor. Böylece, kritik minerallerin işlenmesi ve nadir toprak elementleri üretiminde Çin’in lider konumunu pekiştiriyor.
Arz Güvenliği Riski
Jeopolitik Etkiler
Kritik minerallerin üretiminde belirli ülkelerin ön plana çıkması, arz güvenliği açısından ciddi riskler oluşturmakta. Bu durum, piyasa rekabetini zayıflatmakta ve özellikle enerji dönüşümüne bağlı artan talep, birçok kritik ham maddenin fiyatında keskin yükselişlere sebep olmaktadır. Uzmanlar, bu durumun stratejik kırılganlık yaratacağı öngörüsünde bulunuyor.
Çin’in Etkisi
Türkiye Madenciler Derneği Çevre Koordinatörü Caner Zanbak, Çin’in son 20-25 yılda kritik mineral madenciliğinde büyük ilerlemeler kaydederek, yeşil enerji ve yüksek teknoloji tedarik zincirinde belirleyici bir güç haline geldiğini belirtti. Ayrıca, Çin’in son yıllarda uyguladığı ihracat kısıtlamaları, diğer büyük ekonomiler açısından önemli bir küresel jeopolitik bağımlılık riski oluşturuyor.
Stratejik Ortaklıklar ve Gelecek Beklentileri
Türkiye’nin Pozisyonu
Zanbak, büyük ekonomilerin, kritik mineral arz güvenliğini sağlamak amacıyla bu kaynaklara sahip ülkelerle stratejik ortaklıklar kurduğunu ifade etti. Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin, imalat sanayisinin ihtiyaçlarını doğru belirlemesi ve hammadde temin stratejilerini geliştirmesi gerektiği vurgulandı.
Ayrıca, yeşil enerji üretimi ve savunma sanayisine yönelik gelişmeler doğrultusunda, gelişmiş ülkelerin kritik ham madde listelerinin Türkiye için de geçerli olduğu belirtildi. Türkiye’nin jeolojik kaynak çeşitliliği açısından zengin olduğu düşünülüyor ve bu durum, ekonomisinin geliştirilmesi için fırsat yaratıyor.
Editöryal Değerlendirme
Kritik minerallerde yaşanan arz güvenliği endişeleri, sadece ekonomik değil, aynı zamanda jeopolitik anlamda da önemli belirsizlikler doğuruyor. Gelişen teknoloji ve enerji dönüşümü süreci, bu minerallere olan talebi artırırken, sınırlı sayıda ülkenin bu kaynaklarda sahip olduğu kontrol, global dengeleri değiştirebilir. Türkiye’nin bu süreçte daha proaktif bir rol oynaması, milli güvenliği ve ekonomik istikrarı sağlama adına hayati önem taşıyor. Unutulmamalıdır ki, sürdürülebilir bir gelecek için bu kaynakların yönetimi, uluslararası ilişkilerde belirleyici bir unsur haline gelebilir.

