Nadir Görülen Deri Sırtlı Deniz Kaplumbağası Sakarya’da Ölü Olarak Bulundu
Haberin Başlıkları
Tükenme Tehlikesi Altındaki Deri Sırtlı Deniz Kaplumbağası Karasu’da Keşfedildi
Prof. Dr. Ali Uzun Yorumlarını Paylaştı
Sakarya’nın Karasu ilçesinde kıyıda ölü olarak bulunan deri sırtlı deniz kaplumbağası, nesli tükenme tehlikesi altında olan ender canlılar arasında yer alıyor. Bu türün Karadeniz’de ilk kez görüldüğünü belirten Sakarya Üniversitesi Biyoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Ali Uzun, olayı değerlendirdi. Uzun, “Türkiye’deki kayıtları, ilk kez 1985 yılında Antalya’da ölü olarak bulunduğu biliniyor. Bu türün ana besini denizanalarıdır. Bu kaplumbağa da besini takip ederek Marmara Denizi’ne gelmiştir diye düşünüyorum. Poşetleri denizanası zannedip yiyebiliyorlar. Neden öldüğünü merak ediyorum” dedi.
Nadir ve Devasa Boyutlara Ulaşabilen Bir Canlı
Kaplumbağaların Sıra Dışı Yaşamları
Deri sırtlı deniz kaplumbağası, dünyanın en büyük sürüngenlerinden biri olarak biliniyor. Pasifik, Atlas, Hint okyanusları ve Akdeniz’de görülen bu canlı, sahilde ölü olarak bulunduğunda boyu 3 metreye ve kilosu 900 kilograma kadar ulaşabiliyor. Sahilde bulunan kaplumbağanın soylarının tükenme riskiyle karşı karşıya olması endişe verici bir durumu ortaya çıkarıyor.
İlginç Bir Yayılma Hareketi: Marmara ve Karadeniz’e Ulaşması
Doğa Koruma Uzmanı Prof. Dr. Ali Uzun’un Değerlendirmesi
Prof. Dr. Ali Uzun, deri sırtlı deniz kaplumbağasının Karadeniz’de görülmesinin ilginç olduğunu belirtiyor ve ekliyor: “Türkiye için nadir görülen bir tür ama ilginç olan Marmara’ya, oradan da Karadeniz’e geçmesi. 1985 yılında ilk kez Antalya’da bulunan bu türün Marmara’ya ulaşması, beslenme alışkanlıklarını takip ettiğini gösteriyor. Denizanalarıyla beslenen kaplumbağaların bu türü takip ederek kuzeye doğru yayılması dikkat çekici bir durum.” Uzun, ölüm sebebini ise beslenme alışkanlıklarına ve çevresel faktörlere bağlı olarak merak ettiğini ifade etti.
Bilimsel Değer Arz Eden Bir Keşif
Türkiye’nin Biyolojik Çeşitliliği Açısından Önemi
Deri sırtlı deniz kaplumbağasının Türkiye’ye özgü bir tür olabileceği düşünülen bu yayılma hareketi, ülkenin biyolojik çeşitliliği açısından önemli bir keşif olarak nitelendirilebilir. Prof. Dr. Ali Uzun, Türkiye’nin farklı kıtaların kesişim noktasında bulunduğunu ve bu sebeple nadir canlıları sıkça gözlemleme şansına sahip olduğunu belirtiyor. Muğla’dan Karadeniz’e uzanan bu keşfin bilimsel açıdan değer taşıdığını vurguluyor.