Diyanet’in Ön Planda Olduğu Kreş Açılışı: Eğitimde Yeni Bir Dönem mi Başlıyor?
Manisa’da, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın öncülüğünde açılan ve e-okul sistemine entegre edilen dini temelli kreş, Eğitim-İş Genel Başkanı Kadem Özbay tarafından sert bir dille eleştirildi. Özbay, Millî Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) asli görevlerinden uzaklaşarak Diyanet’in alt kurumuna dönüştüğünü öne sürdü.
Kreşin Özellikleri ve Eğitim İçeriği
Manisa’nın Yunusemre İlçe Müftülüğü tarafından hayata geçirilen bu kreş, 4-6 yaş grubundaki çocuklara tam gün eğitici ve dini eğitim sağlıyor. Velilerin sıkça dile getirdiği ara öğün talepleri henüz karşılanmazken, bu kreşte çocuklara günde üç öğün yemek sunulması, dikkat çekici bir diğer unsur olarak öne çıkıyor. Ancak, Eğitim-İş Genel Başkanı Kadem Özbay, çocukların eğitim haklarının Diyanet’in vesayetine bırakılamayacağına vurgu yaparak, bu durumun laiklik ilkesine ve eğitimde eşitliğe zarar verdiğini belirtti.
Kadem Özbay’dan Sert Açıklamalar
Özbay, “Çocukların eğitim hakkı, Anayasa ve yasalar gereği MEB’in denetiminde güvence altındadır. Ancak MEB, asli görevini terk etmekte ve adeta Diyanet’in bir alt birimi haline gelmektedir. Kuran kurslarının ‘okul öncesi eğitim kurumu’ gibi sunulması, Tevhid-i Tedrisat Kanunu’na açıkça aykırıdır” ifadelerini kullandı. Özbay, okul öncesi dönemin çocukların gelişimi açısından kritik bir dönem olduğunu, bu dönemde siyasi ideolojilerin empoze edilmesinin ciddi bir hak ihlali olduğunu vurguladı.
Dini Eğitim ve Siyasi Etkiler Üzerine Değerlendirme
Özbay, AKP iktidarı döneminde eğitimin hak olmaktan çıkarılarak siyasal mühendislik aracı haline getirildiğine dikkat çekti. “İmam hatiplerde uygulanan teşviklerin okul öncesine taşınması, çocuklara daha küçük yaşta tek tip bir yönlendirme yapılmasının göstergesidir. MESEM uygulamalarıyla çocuk emeği, önce ortaöğretimde sömürüye açıldı, şimdi ise okul öncesi eğitimle daha da derinleşiyor” dedi.
Geleceğe Yönelik Uyarılar
Kadem Özbay, “Devletin kaynakları şahsi ve siyasi projelere değil, bilimsel eğitime aktarılmalıdır. Eğitim, laikliğin güvencesi altında olmalıdır. Laiklik, her inancı koruyan tek gerçek teminattır” diyerek, laik, bilimsel, kamusal ve parasız eğitim hakkının korunmasının önemine vurgu yaptı. Çocukların geleceğinin, siyasi iktidarın ideolojik hesaplarına ve cemaatlerin etkisine bırakılmaması gerektiğini belirtti.
Bu gelişmeler, çocukların eğitim hakkı ve laik eğitim sistemi açısından büyük bir tehdit oluşturuyor. Eğitimdeki bu dönüşüm, toplumun geleceği için önemli bir tartışma konusu haline gelecek gibi görünüyor. Laik, bilimsel eğitimin korunması için atılacak adımlar, hem mevcut durumu düzeltmek hem de gelecekte benzer sorunların yaşanmaması adına kritik öneme sahip olacaktır. Eğitim alanında yapılan bu gibi uygulamalar, eğitimin niteliğini sorgulatmakta ve toplumda derin etkiler yaratmaktadır.