AB-ABD Ticaret Anlaşması: Otomotiv ve Güvenlik Standartları Üzerindeki Etkileri
ABD ile AB Arasındaki Ticaret Anlaşması ve Güvenlik Endişeleri
Washington’un hedefinin, ABD standartlarına göre üretilmiş motorlu taşıtları Avrupa pazarına daha kolay ihraç etmek olduğu belirtiliyor. Ancak, her iki tarafın güvenlik standartlarındaki farklılıklar, sivil toplum kuruluşları tarafından endişe kaynağı olarak öne sürülüyor. Avrupa Komisyonu ve Washington’un geçtiğimiz günlerde yayımladığı ortak bildiri, otomobiller için "karşılıklı standart tanıma" ifadesini içeriyor. Fakat Avrupa Ulaşım Güvenliği Konseyi (ETSC), Avrupa ve ABD otomobilleri arasındaki güvenlik standartlarının önemli ölçüde farklı olduğunu vurguluyor.
Zorunlu Güvenlik Teknolojileri Neler?
ETSC İletişim Direktörü Dudley Curtis, Avrupa’da zorunlu olan ancak ABD’de bulunmayan bazı güvenlik teknolojilerini şu şekilde listeliyor:
- Otomatik acil fren sistemi: Sürücü tepki veremediğinde aracın kendi kendine fren yapmasını sağlar.
- Yaya koruma standartları: Yaya kazaları sonucu oluşacak hasarı minimize etmeye yönelik önlemler.
- Şerit takip sistemi: Aracın istem dışı şerit dışına çıkmasını engeller.
Curtis, başka ülkelerde bulunan üreticilerin Avrupa standartlarına uymak zorunda kalırken, ABD’nin kendi standartlarına bağlı kalmasının haksız rekabet yaratacağını belirtiyor.
Trafik Kazaları ve Standartların Rolü
ETSC’nin açıklamalarına göre, bu anlaşmanın hemen ABD SUV’larının veya pick-up’larının Avrupa yollarında artış göstermesi anlamına gelmediği ifade ediliyor. Ancak, son on yılda ABD’de trafik kazalarındaki ölüm oranlarının arttığı, Avrupa’da ise yavaş yavaş düştüğü belirtiliyor. Etkileyen birçok faktör bulunmakla birlikte, güvenlik standartlarının bu sonuçlarda önemli bir rol oynadığı vurgulanıyor.
Ticaret Anlaşmasının Ekonomik Riskleri
Analizlere göre, ABD lehine sonuçlandığı düşünülen bu anlaşma, AB’nin ABD’ye otomobiller, ilaçlar ve yarı iletkenler gibi malzemeler için yüzde 15 gümrük vergisi ödemesi gerektiğini ortaya koyuyor. Bunun yanı sıra AB, önümüzdeki üç yıl içinde ABD’den 750 milyar dolarlık enerji ürünü almayı ve 600 milyar dolarlık yatırım yapmayı taahhüt etti. Ancak, bu durum AB’nin "ABD tarafına teslim olduğu" ve bağımsız hareket edemediği algısını yarattı.
Ülkelerin Anlaşmaya Bakışı
Fransa ve Macaristan, anlaşmaya en sert eleştirileri yönelten ülkeler olarak dikkat çekiyor. Bu ülkelerin liderleri müzakereleri başarısız bulurken, Almanya’nın temsilcileri ise anlaşmanın ticaretin devamı için uygun olduğunu savunuyor.
Ekonomik Etkiler: Gümrük Vergileri ve Sektörler
Londra merkezli ekonomi organizasyonu Capital Economics’in yayınladığı analizde, Trump ve von der Leyen tarafından onaylanan bu anlaşmanın ABD’nin AB’den ithalata uyguladığı gümrük vergisinin yükseleceği öngörülüyor. Yeni gümrük vergileri sonucunda AB’nin GSYH’sinin yaklaşık yüzde 0.5 azalması bekleniyor. Üstelik, otomobil sektöründe Avrupa otomobillerinin ABD pazarındaki maliyetlerinin artacağı ve bunun da Avrupa otomotiv şirketlerine milyarlarca dolara mal olacağı ifade ediliyor.
Otomobil Üreticilerinin Tepkileri
Brüksel merkezli Avrupa Otomobil Üreticileri Birliği (ACEA), anlaşmanın ticari gerginliği azaltacağını belirtti. Ancak, Almanya’nın Otomotiv Sanayi Derneği de anlaşmanın kendi sektörlerine milyarlarca avro maliyet getireceğini vurguladı.
Enerji Alımları ve Pazar Dinamikleri
Anlaşmanın önemli bir diğer unsuru, ABD’den gelecek enerji ürünleriyle ilgili taahhütlerdir. AB, ABD’den gelecek üç yıl boyunca yılda 250 milyar dolarlık enerji ürünü almayı taahhüt ediyor. Böylece ABD’li enerji firmalarının Avrupa’ya yönelik sevkiyatları ve dolayısıyla kazançları artacak.
Sonuç Olarak
ABD ve AB arasındaki bu ticaret anlaşması, otomotiv sektörünü ve genel pazar dinamiklerini önemli ölçüde etkileyecek gibi gözüküyor. Güvenlik standartlarının farklılığı, otomobil üreticileri açısından zorluk oluşturacakken, maliyet ve rekabet düzleminde de yeni fırsatlarla karşılaşılabilecektir. İleriye dönük, piyasa ve yatırımcı davranışları doğrultusunda bu durumda daha fazla gelişme yaşanması beklenmektedir.