Yüksek Eğitimde Burs ve Kontenjan İmkânları: Geleceğinizi Şekillendirin

Saray Rejimi Militanları, Üniversiteleri Kuşatıyor: Öğrenciler İsyanda! Kayyumlar ve İktidar Müdahalesi Saray’ın atadığı kayyumlar, Türkiye’nin üniversitelerini birer yandan kontrol altına alarak, öğrencilerin ve akademisyenlerin sesini boğma çabası içerisinde. Şu anki durum, kampüslerin sermaye, dinci-gerici ve faşist çeteler tarafından ablukaya alınmış olduğunu gösteriyor. üniversite bileşenlerinin katılımı hiçe sayılarak rektörlük koltukları, Saray’a bağlı isimler arasında dağıtılmakta. ODTÜ […]

Yuksek Egitimde Burs ve Kontenjan Imkanlari Geleceginizi Sekillendirin

Saray Rejimi Militanları, Üniversiteleri Kuşatıyor: Öğrenciler İsyanda!

Kayyumlar ve İktidar Müdahalesi

Saray’ın atadığı kayyumlar, Türkiye’nin üniversitelerini birer yandan kontrol altına alarak, öğrencilerin ve akademisyenlerin sesini boğma çabası içerisinde. Şu anki durum, kampüslerin sermaye, dinci-gerici ve faşist çeteler tarafından ablukaya alınmış olduğunu gösteriyor. üniversite bileşenlerinin katılımı hiçe sayılarak rektörlük koltukları, Saray’a bağlı isimler arasında dağıtılmakta. ODTÜ ve Boğaziçi gibi prestij kurumları, bu kayyumlar aracılığıyla baskı altına alınır hale geldi. Öğrencilerin demokratik haklarına yönelik saldırılar, gözaltılar ve soruşturmalarla desteklenmektedir.

Polisin Kampüse Girişi ve Şiddetin Normalleşmesi

Kampüslerdeki polis şiddeti, artık sıradan bir durum haline gelmişken, bilim üretmek isteyen akademisyenler görevden alınıyor ve sürgün ediliyor. Üniversitelerimiz, Saray’ın çıkarlarını korumak üzere, piyasa yönelimli bir eğitim modeli haline getirilmekte. Müfredatlarımız, yalnızca sermayenin ve rejimin çıkarlarına göre şekillendiriliyor.

Zamlar ve Ekonomik Kriz

Son günlerde yapılan zamlar, öğrenciler üzerinde ekonomik bir baskı oluşturarak, özgürlüğümüzü kısıtlayan bir zincir halkası gibi işlemekte. Örneğin, İstanbul Üniversitesi’nde öğrenci yemekhane fiyatları 50 TL’ye çıkarken, KYK bursu sadece 3000 TL’ye yükseldi. Ancak, bu artışlar, içinde bulunduğumuz enflasyon ortamında yetersiz kalmakta. Aynı zamanda ulaşım maliyetleri de artarak öğrenci yaşamını dayanılmaz bir hale getiriyor.

Seçimlerden Sonra Artan Sıkı Yönetim

CHP İstanbul İl Yönetimi’ne yönelik kayyum atamaları ve Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasının ardından yapılan operasyonlar, iktidarın baskı mekanizmalarını net bir şekilde ortaya koyuyor. Üniversiteler, dinci-gerici ve anti-demokratik uygulamaların gerçekleştirildiği alanlar haline geliyor. Özellikle kayyum rektör atamaları ile ilgili uygulamalara hız kesmeden devam ediliyor.

Barınma Sorunu ve KYK Yurtları

Yüksek öğrenim gören öğrencilerin barınma sorunları, bu dönemde daha da belirgin hale geldi. KYK yurtlarındaki yüksek fiyatlar ve kontenjan yetersizliği, üniversitelilerin barınma seçeneklerini oldukça kısıtlıyor. Özellikle, yurtların kapatılması ve yetersiz bakım nedeniyle yaşanan sorunlar, öğrencileri daha da zorluyor. Barınma ihtiyacı yalnızca fiziksel bir gereklilik değil, aynı zamanda temel bir hak olarak ele alınmalı.

Yurtsuzlar Hareketi ve Talepler

Yurtsuz öğrenciler, yalnızca barınma hakkı için değil, aynı zamanda daha geniş sosyal ve ekonomik haklar için mücadele ediyor. Bu bağlamda, talepler şu şekilde listelenebilir:

  1. Üniversitelerden kayyumlar gidecek.
  2. Dinci-gerici ve faşist çeteler dağıtılacak.
  3. KYK bursları asgari ücretin yarısına oranlanacak.
  4. Öğrencilerin barınma problemleri çözülecek.
  5. Piyasa temelli uygulamalar sona erecek.

Sonuç ve Gelecek Perspektifi

Öğrenciler, bu baskıcı düzen karşısında isyan bayrağını çekerek, üniversitelerini yeniden kazanmanın yanı sıra, özgür bir yaşam mücadelesine de çağrıda bulunuyorlar. Saray’ın yürüttüğü bu uygulamalara karşı durmak, üniversitelerin gerçek sahiplerinin, yani öğrenciler ve demokratik değerleri savunan akademisyenlerin elinde.

Yorum

Bu yazı, Türkiye’deki üniversite ortamındaki ciddi sorunları ve pasifleşen öğrenci hareketlerinin ne denli önemli olduğunu vurguluyor. Akademik özgürlük ve eğitim kalitesinin her daim korunması gereken değerler olduğunun altı çizilmelidir. Öğrenciler, seslerini duyurabilmek ve haklarını savunabilmek için birlikte hareket etmek zorundadır. Bu mücadele, yalnızca bireysel bir çaba değil, sosyal bir sorumluluk olmalıdır.

Exit mobile version