Doğrudan Satış Yönetmeliği: Yeni Düzenlemeler ve Etkileri
1 Ocak 2026’dan İtibaren Geçerli Olacak Yenilikler
Ticaret Bakanlığı tarafından Resmi Gazete’de yayımlanan son yönetmelik, doğrudan satış yapan şirketler için önemli düzenlemeler getiriyor. 1 Ocak 2026 tarihinden itibaren, şirketlerin 10 milyon TL ödenmiş sermaye ve 3 milyon TL’lik mevduat yatırmaları şartı aranacak. Böylece, doğrudan satış alanında işlem yapan firmaların finansal dayanıklılıkları artırılmaya çalışılacak.
Doğrudan Satış Yetki Belgesi Zorunluluğu
Yönetmelikle birlikte, doğrudan satış yetki belgesi almak da zorunlu hale geldi. Alınacak bu belgeler 3 yıl geçerli olacak. Bu değişiklik, piyasanın daha düzenli ve şeffaf bir yapıya kavuşmasını hedefliyor.
Yanıltıcı Bilgilere İzin Yok
Yeni düzenlemeye göre, sermaye piyasası araçları ve kripto varlıklar doğrudan satış yoluyla satılamayacak. Şirketlerin, yatırımcıları yanıltan veya hızlı zenginleşme vaat eden bilgiler vermesi de yasaklandı. Bu, yatırımcıları koruma adına atılan önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.
Komisyon ve Prim Sınırlamaları
Doğrudan satış şirketlerinin, satıcılara ödeyeceği komisyon ve primler yıllık net satışların yüzde 50’si ile sınırlı tutulacak. Ayrıca, sisteme yeni katılan satıcılar için uygulanacak ödemeler, toplam ödüllerin yüzde 30’unu geçemeyecek. Bu sınırlamalar, yönlendirme sisteminin aşırı bir şekilde kullanılmasının önüne geçmeyi hedefliyor.
Tüketici Hakları Gelişiyor
Tüketicilere, mal tesliminden sonraki 30 gün içinde cayma hakkı tanınacak. Bunun yanı sıra, şirketlerin tüketicileri uzaktan bilgilendirmek için gerekli sistemleri kurmaları zorunlu olacak. Bu düzenlemeler, tüketici haklarının güçlendirilmesi açısından önemli bir adım olarak görülüyor.
Şirketlerin Uyumu İçin Zaman Tanınıyor
Şirketlerin bu yeni düzenlemelere uygunluk sağlamaları için 30 Ocak 2026 tarihine kadar süre tanınmış durumda. Bu tarih, sektördeki tüm oyuncuların yeni kurallara geçiş sürecini kolaylaştırmak amacıyla belirlenmiş.
Sonuç ve Ekonomi Analizi
Bu yönetmelikler, doğrudan satış sektöründe daha sağlam bir yapı oluşturmayı ve yatırımcıları korumayı amaçlıyor. Ancak, her ne kadar düzenlemeler ticari ahlakı ve şeffaflığı güçlendirmeyi hedeflese de, şirketler arasında rekabetin nasıl şekilleneceği merak konusu. Enflasyonist bir ortamda, piyasaların stabil kalabilmesi için bu tür düzenleyici önlemler kritik öneme sahip. Zira, eğer bu şirketler yeni kurallara uyum sağlamakta zorluk çekerlerse, tüketici güveni sarsılabilir ve sektör olumsuz etkilenebilir. Bu noktada, şirketlerin biran önce hazırlıklarını tamamlaması, piyasanın düzenli işleyişi için büyük önem taşıyor.