Yapay zekanın temel gücü veri merkezlerinde yansıyor. Ancak bu merkezlerdeki enerji tüketimi giderek artarken, küresel enerji sistemi üzerinde baskı oluşuyor. Uluslararası tahminlere göre, 2024-2030 dönemi arasında dünya genelindeki elektrik ihtiyacı, veri merkezlerinin 500 TWh’yi aşan ek tüketimiyle birlikte önemli bir artış gösterecek. Bu rakam, ulaşım, elektronik ve geleneksel sanayi gibi sektörlerin toplamından daha fazla olacak.

Bu büyüme sadece başlangıç aşamasında. Ana etken ise klasik sunucular yerine yapay zeka odaklı hızlandırılmış (AI/GPU) sunucuların artışıdır. 2024 sonrasında bu sunucuların enerji tüketimindeki yükseliş, veri merkezlerinin soğutma sistemleri ile birlikte toplam yükün üçte birini oluşturacak. Yani performans artışı yalnızca işlemcilerde değil, iklimlendirme sistemlerinde de büyük bir değişim yaratacak.

Enerji Talebindeki Artışın Dağılımı (2024-2030)

Bu tahminler ışığında, veri merkezlerinin elektrik tüketiminin 2030’a kadar 945 TWh’ye ulaşabileceği öngörülüyor. Bu da küresel elektrik talebinin yaklaşık %3’ünü temsil edecek.

ABD ve Çin: Küresel Elektrik Tüketiminin Yüzde 75’i

Elektrik tüketiminin coğrafi dağılımı oldukça dikkat çekici; 2030 yılında ABD ve Çin’in toplam tüketimin %75’ini oluşturacağı öngörülüyor. Bu durum, enerji planlamacıları ve teknoloji firmaları için önemli bir uyarı niteliği taşımakta. Çünkü veri merkezleri yalnızca veri değil, artan enerji tüketimleri ile dikkat çekiyor.

Yapay Zeka ve Sürdürülebilirlik: Çelişkili Amaçlar

Artan enerji talebi, sadece teknolojik bir konu değil, aynı zamanda çevresel tartışmaları da gündeme getiriyor. Küresel markaların sürdürülebilirlik hedefleri ile yapay zeka yatırımları arasındaki dengenin sorgulanması gerekiyor. Karbon nötr hedefleri olan şirketler, aynı anda yapay zeka ile güçlendirilmiş operasyonları ile enerji tüketimini artırıyor. Bu durum, yeşil teknolojinin gelecekte ne anlam taşıyacağı konusunda yeni bir düşünce biçimi gerektirebilir.

Kaynak: Susam Bülten