Tiyatro ve Siyaset: Afife Jale Ödül Töreni’nin Darp Eden Gölgesi
Afife Jale Ödül Töreni: Bir Gecenin Gölgesindeki Protesto
Tiyatro dünyasının prestijli ödüllerinden Afife Tiyatro Ödülleri, bu yıl 27. kez sahiplerini buldu. 6 Ekim’de gerçekleşen görkemli gecede, Sükun Işıtan, “En Başarılı Kadın Oyuncu” ödülünü almak üzere sahneye çıktığında, beklenmedik bir atmosferle karşılaştı. Salondaki bazı davetlilerin hissiyatı, alkış değil; yuhalama ve ıslıklama oldu. Ancak bu tepkilerin ardında yatan sebep, sadece o anki ödül değil, tiyatronun ve sanatın geleceği ile ilgili daha büyük bir tartışmaydı.
Protesto: Sanatçıların Hakkı
Sanat camiasında yaşanan bu gerilim, birçok kişinin kabul ettiği gibi, protesto hakkının bir ifadesiydi. Tamer Karadağlı’ya yönelen tepki, yalnızca kişisel bir durum değil, aynı zamanda uzun bir süre boyunca yaşanan liyakat tartışmalarının da yansımasıydı. Hacettepe Üniversitesi’nde görevine son verilen akademisyenler, bu durumu daha da derinleştirdi.
Dünya genelinde ödül törenlerinde benzer olaylarla sıkça karşılaşılır; bu, sanat dünyasının dinamikleri içinde doğal bir süreç olarak kabul edilir. Ancak burada yapılan protestonun temelinin bir şahsa yönelik olduğu ve seçilen ödülün sonuçlarının bunun dışında tutulması gerektiği önemli bir noktaydı.
Ödül ve Protesto Arasındaki Denge
Tiyatro Eleştirmenler Birliği’nin bir başka ödül gecesinde, “Medea Material” oyunu için sadece övgüler yaşanmışken, Afife gecesindeki bu çatışma düşündürücü bir ayrım oluşturuyor. Ancak protesto, toplantının ruhuna aykırı bir hâl almamalıdır. Salondaki saygı, tiyatronun büyüsü açısından önemlidir.
Yanlış Olan: Saygının İhlali
Protestolar ve yuhalamalar, sadece bir ödül konuşmasına müdahale etmekle kalmadı; bütün gecenin ruhunu olumsuz etkiledi. Metin Deniz ile yaptığımız özel röportajda, onun da bu olaya üzülmesinin ardından, sanatçılar olarak saygının önemine vurgu yapıyoruz.
Sosyal medya da bu olayın yankılarıyla çalkalandı, Afife Ödülleri adeta “şamar çocuğu” haline geldi. Eleştiriler olağan, ancak linç kültürüne dönüşmemeli. Yapıcı eleştiriler ile negatif yargılar arasında ince bir çizgi var.
Sözüm Siyasetçilere: Tiyatroya Saygı
Günümüz siyasetçilerinin sıkça kullandığı “artistlik yapma” ifadesi, tiyatronun yanlış ve küçümseyici bir algı ile görülmesine yol açıyor. Metin Deniz, bu tavırlara karşı çıkmak gerektiğini savunuyor. Tiyatro gerçeği büyütür, bizi tanıdık ama derin yüzleşmelere sürükler.
“Tiyatro yapma” denilenlerin aslında hayata dair en büyük yenilikçi yaklaşımlardan biri olduğu unutulmamalıdır. Gerçekten de, siyasetin derinliklerinde de biraz tiyatro olsa, belki de daha sahici bir iletişim kurabilinirdi.
Editör Yorumu:
Tiyatro, sadece sahnede oynanan bir oyun değil, toplumun duygularını, düşüncelerini ve çıkmazlarını yansıtan bir aynadır. Siyasetçilerin bu sanata karşı duruşları, sadece sanatçılara değil, topluma da zarar veriyor. Tiyatro, insanı insan yapan bir provadır; saygıyı korumalı, sanatın gücünü sabote etmemeliyiz. Unutmayalım ki sanat, her zaman hakikatin sahnesidir.