Tercih Döneminde Özel Üniversite Kontenjanları ve Burs Seferberliği

Üniversitelerin Ticarileşmesi: Eğitimdeki Dönüşüm Eğitimin Pazarlama Aracı Olarak Kullanılması İngiltere’deki üniversiteler, e-postalarında otomatik olarak eklenen reklamlarla dikkat çekiyor. Bu uygulama, üniversite çalışanları için zorunlu hale gelmiş durumda ve birçok akademik çalışan, bu reklamlar nedeniyle yazışmalarından eski düzeni sağlamak için e-postaları silmek zorunda kalıyor. Eğitim kurumlarının yazışmalarının bir pazarlama aracı olarak kullanılması, İngiltere’de oldukça yaygın ve […]

Tercih Doneminde Ozel Universite Kontenjanlari ve Burs Seferberligi

Üniversitelerin Ticarileşmesi: Eğitimdeki Dönüşüm

Eğitimin Pazarlama Aracı Olarak Kullanılması

İngiltere’deki üniversiteler, e-postalarında otomatik olarak eklenen reklamlarla dikkat çekiyor. Bu uygulama, üniversite çalışanları için zorunlu hale gelmiş durumda ve birçok akademik çalışan, bu reklamlar nedeniyle yazışmalarından eski düzeni sağlamak için e-postaları silmek zorunda kalıyor. Eğitim kurumlarının yazışmalarının bir pazarlama aracı olarak kullanılması, İngiltere’de oldukça yaygın ve bu durum, birçok birey için rahatsızlık verici bir hal alıyor.

Ticarileşmenin Farklı Boyutları

Eğitim kurumlarının ticarileştirilmesi, özel üniversitelerin varlığının kabul edilebilir hale gelmesiyle doğrudan ilişkili. Üniversiteler artık, işletmeler gibi kâr-zarar tablolarına indirgeniyor. Yönetimler, kârlılık güvencesi olan yöneticilerle donatılırken, “gider kapısı” olarak görülen diğer kadrolar küçültülüyor. Sonuç olarak, kalan çalışanlardan daha yoğun bir şekilde çalışmaları bekleniyor.

Uluslararası Bir Sorun

Bu ticarileşme süreci, sadece İngiltere ile sınırlı kalmıyor. Başta ABD olmak üzere, dünya çapında birçok ülkede üniversitelerin komercialize edilmesi, akademik özgürlüğün yok olması riski ile karşı karşıya.

Türkiye’deki Durum

Türkiye’de ise eğitimin ticarileşmesi, 12 Eylül darbesi ile hız kazanmıştı. Kamu yararını gözetmek yerine, özelleştirme ile eğitimin ticarileştirilmesi sağlandı. 1983-1986 yıllarında yapılan düzenlemelerle, kamu üniversiteleri vakıflarla özelleştirildi.

Özel Üniversitelerin Yükselişi

12 Eylül sonrasında Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) ile özel üniversitelerin temelleri atıldı. İlk özel üniversitenin kurulmasında önemli rol oynayan İhsan Doğramacı, bu sürecin hızlanmasında etkili olmuştur. Ayrıca, büyük holdinglerin uzantısı olarak kurulan özel üniversiteler, belirli bir eğitim politikası oluşturmayı mümkün kıldı.

Eğitimde Kalite ve Rekabet Algısı

Özel üniversitelerin kurulmasıyla birlikte, “kamu kötü, özel iyi” algısı toplumda yerleşik hale geldi. Neoliberal politikaların yönlendirdiği bu süreç, özel üniversitelerin halkın ihtiyaçlarını göz ardı ederek kâr odaklı bir yapıya bürünmesine neden oldu. Özel üniversitelerin, kamu yararını gözetmeyen kâr amaçlı kuruluşlara dönüştüğü ve eğitimdeki kalitenin düşmeye başladığı artık gün gibi ortada.

Sonuç ve Değerlendirme

Günümüzde özel üniversitelerin kurumsal yapısı, eğitim politikalarında büyük bir değişime neden olduğu gibi, akademik özgürlüğü de tehdit ediyor. Özel üniversiteler artık sadece birer eğitim kurumu değil, aynı zamanda toplumsal yapı üzerinde etkili olan ekonomik bir güç haline gelmiş durumda. Eğitim, bir yatırım aracı olarak değerlendirilirken, akademik özgürlüklerin nasıl korunacağı ve kamu yararı gözetilerek nasıl bir eğitim politikası izlenileceği artık tartışma konusu.

Eğitimdeki bu dönüşüm; sadece üniversite kurumlarının değil, toplumun genel yapısının nasıl şekilleneceğini de belirleyecek. Bu nedenle, eğitimin ticarileştirilmesi karşısında duyarlı olunmalı ve toplumsal fayda gözetilmelidir.

Exit mobile version