Siloam Yazıtı: Kudüs ve Türkiye Arasındaki Tarihi Tartışma
Netanyahu’nun Açıklamaları ve Siloam Yazıtı’nın Önemi
İstanbul’daki Arkeoloji Müzesi’nde sergilenen Siloam Yazıtı, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun 15 Eylül’de yaptığı açıklamalarla yeniden gündeme geldi. Netanyahu, Kudüs’te düzenlenen bir toplantıda, 1998 yılında Türkiye Başbakanı Mesut Yılmaz’dan bu tarihi eseri istediğini belirtti. Yılmaz’ın, dönemin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın seçmen tabanından çekindiği için yazıtı vermediğini iddia etti.
Netanyahu, Yılmaz’a Osmanlı dönemine ait eserlerle Siloam Yazıtı’nı takas etmeyi teklif ettiğini, ancak Yılmaz’ın bu teklifi reddettiğini ifade etti. "Kudüs’ün 2700 yıl önce bir Yahudi şehri olduğunu ortaya koyan bir yazıtın İsrail’e verilmesinin Türk halkının bu kesimi tarafından öfkeyle karşılanacağını belirtti," dedi.
Erdoğan, 17 Eylül’de yaptığı açıklamada Netanyahu’ya sert bir yanıt vererek, "Kudüs-ü Şerif’i namahrem ellerin kirletmesine izin vermeyiz," dedi. Bu tartışma, Kudüs’ün tarihi ve dini önemi etrafında şekillenen daha geniş bir çatışmanın parçası olarak değerlendiriliyor.
Siloam Yazıtı Nedir?
Siloam Yazıtı, 2700 yıllık bir taş kitabe olup, arkeoloji dünyasında önemli bir yere sahiptir. Yahuda Kralı Hezekiya dönemine ait olan yazıt, Fenike alfabesi kaynaklı Paleo-İbranice dilinde yazılmıştır. 1880 yılında Kudüs’teki Siloam Tüneli’nde bulunan yazıt, işçilerin kazma sesleriyle birbirlerine yaklaşmalarını anlatmaktadır. İsrail, bu tarihi eseri "modern Yahudi devletinin tarihsel meşruiyetinin kanıtı" olarak görmektedir.
Yazıt, 1882’de İstanbul’daki Müze-i Hümayun’a gönderilmiş ve zamanla İstanbul Arkeoloji Müzesi’nin temelini oluşturmuştur. Ancak, yazıtın sergilendiği ek bina son üç yıldır kapalıdır. Kültür ve Turizm Bakanlığı yetkilileri, restorasyon çalışmaları nedeniyle bölümün kapalı olduğunu ve yazıtın güvenli bir şekilde depolandığını belirtmiştir.
Kudüs’ün Tarihi ve Günümüzdeki Durumu
Kudüs, 1516 yılında Yavuz Sultan Selim tarafından fethedilmiş ve 401 yıl Osmanlı İmparatorluğu’nun hakimiyetinde kalmıştır. Birinci Dünya Savaşı sırasında İngiltere’nin kontrolüne geçen şehir, 1948 Arap-İsrail Savaşı’nda bölünmüştür. İsrail, 1967’de Doğu Kudüs’ü işgal etmiş ve 1980’de şehrin tamamını başkent ilan etmiştir. Ancak uluslararası toplum bu kararları tanımamaktadır.
Türkiye, her zaman bu kararların karşısında durarak, Kudüs’ün tarihi ve dini önemine vurgu yapmıştır. Bu bağlamda, Siloam Yazıtı’nın durumu, iki ülke arasındaki ilişkilerin ne denli karmaşık olduğunu göstermektedir.
Sonuç
Siloam Yazıtı, sadece bir tarihi eser olmanın ötesinde, Türkiye ve İsrail arasındaki siyasi ve kültürel tartışmaların merkezinde yer almaktadır. Netanyahu’nun açıklamaları ve Erdoğan’ın yanıtları, bu tartışmanın ne denli derin olduğunu gözler önüne seriyor. Kudüs, hem tarihi hem de dini açıdan büyük bir öneme sahip bir şehir olarak, bu tür tartışmaların her zaman odağında kalmaya devam edecektir.
Bu durum, tarihsel eserlerin ve kültürel mirasın korunmasının yanı sıra, uluslararası ilişkilerin de ne denli hassas bir dengeye dayandığını gösteriyor.