Milli Eğitim Bakanlığı’ndan Norm Fazlası Öğretmenler İçin Zorunlu Tayin Uygulaması
Yeni Zorunlu Tayin Düzenlemesi Hayata Geçiyor
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), norm fazlası durumundaki öğretmenler için zorunlu tayin (resen atama) uygulamasını 2024-2025 eğitim-öğretim yılından itibaren yeniden başlatıyor. Bu karar, öğretmenler arasında endişe yaratırken, uygulama ile ilgili detaylar da merak konusu oldu.
Norm Fazlası Öğretmenler İçin Zorunlu Tayin Süreci
MEB, öğretmen istihdamındaki dengeyi sağlamak amacıyla, daha önce sınırlandırılan uygulamayı yeniden devreye alarak öğretmenlerin atanabileceği alanları genişletiyor. Öğretmenler artık kendi ilçeleri dışında, il sınırları içindeki farklı okullara atanma riskiyle karşı karşıya kalacaklar.
Atama Süreci Üç Aşamalı İşleyecek
Yeni düzenlemeye göre, norm fazlası bir öğretmenin atama süreci şu üç aşamadan oluşuyor:
- İlk Aşama: Öğretmenin görev yaptığı ilçede mevcut açık kontenjanlar değerlendirilecek.
- İkinci Aşama: Eğer kendi ilçesinde uygun bir okul bulunamazsa, belirlenmiş "ilçe grupları" içerisindeki okullar göz önünde bulundurulacak.
- Üçüncü Aşama: Bu iki aşamada da atama gerçekleştirilemezse, atama yetkisi valiliklere geçecek ve öğretmen, il sınırları içindeki herhangi bir ilçede ihtiyaç duyulan bir okula zorunlu olarak atanacak.
Öğretmenler İçin Zorunlu Göç Endişesi
Bu yeni uygulama, öğretmenlerin özel yaşamlarında önemli değişikliklere yol açabilir. Özellikle büyükşehirlerde ilçeler arası mesafelerin yüzlerce kilometreyi bulabilmesi, öğretmenlerin ani olarak evlerini ve sosyal çevrelerini değiştirme zorunluluğu doğurabilir. Bu durumun, öğretmenlerin motivasyonunu, aile düzenlerini ve iş verimliliğini olumsuz yönde etkileyebileceği ifade ediliyor.
Eğitim sendikaları, bu kararın iptali için harekete geçmeyi planlarken, MEB’in uygulamanın gerekçelerini ve öğretmenlere yönelik olası çözüm önerilerini açıklaması bekleniyor.
Kısa Yorum
Milli Eğitim Bakanlığı’nın norm fazlası öğretmenler için yeniden yürürlüğe soktuğu zorunlu tayin uygulaması, eğitim camiasında tartışmalara yol açtığı gibi öğretmenlerin sosyal yaşamlarını da derinden etkileme potansiyeline sahip. Eğitimde kalitenin artırılması adına atılması gereken adımların arasında, öğretmenlerin bireysel ihtiyaçlarının da dikkate alınması gerektiği unutulmamalıdır.