Dünyanın En İyi İşverenleri 2025: Sabancı Holding’in Yükselişi ve Çalışan Bağlılığı
Enflasyon Ortamında İstikrarlı Büyüme
Küresel ekonomi ve iş dünyası yayını Forbes’in, Statista işbirliğiyle hazırladığı ‘Dünyanın En İyi İşverenleri 2025’ listesi açıklandı. Bu yıl, dünya genelinden 900 şirket bu prestijli listeye girmeyi başardı. Enflasyonun etkilerini hissettiğimiz günümüzde, şirketlerin insan kaynakları politikalarının önemi daha da artıyor. Sabancı Holding, bu yıl listenin 51. sırasına yükselerek Türkiye’deki şirketler arasında birinciliği ele geçirdi.
Sabancı Holding’in Başarısının Arkasında Neler Var?
Geçtiğimiz yıl listenin 195. sırasında bulunan Sabancı Holding, 144 basamaklık büyük bir sıçrama gerçekleştirerek dikkat çekti. Bu tür hızlı yükselişler, şirketin esnek çalışma uygulamaları, kapsayıcı insan kaynakları politikaları ve çalışan bağlılığı programları ile doğrudan şekilleniyor. Dolaşan döviz kurları ve yüksek enflasyon ortamında da çalışanlarının motivasyonunu yüksek tutmayı başardı.
Çalışan Bağlılığı: Anahtar Başarı Faktörü
Sabancı Holding, dünya genelinde saygın bir konum elde ederken, çalışanlarına sunduğu fırsat eşitliği ile tanınıyor. Kurum, insan kaynağına yaptığı yatırımlarla sadece şirket içindeki bağlılığı artırmakla kalmayıp, aynı zamanda rekabetçi bir piyasa ortamında istikrarlı bir büyüme yakalıyor. Geçtiğimiz aylarda TIME dergisi tarafından yayınlanan ‘Dünyanın En İyi Şirketleri’ listesinde de 131. sırada yer alarak bu başarılarını sürdürülebilir kıldı.
CEO Kıvanç Zaimler’den Değerlendirme
Sabancı Holding CEO’su Kıvanç Zaimler, şirketin başarısını değerlendirerek şu ifadeleri kullandı: “Biz yalnızca şirketlerimizin bugünkü başarılarıyla değil, geleceğe taşıdığımız hayallerimizle varız. 100 yıllık mirasımızı gençlerimizin enerjisiyle, çalışanlarımızın cesareti ve vizyonuyla birleştiriyoruz.” Bu yorum, hem enflasyon karşısında istikrarı sağlamayı hem de çalışan bağlılığının önemini vurguluyor.
Sonuç: Geleceğe Yön Veren Bir Strateji
Sonuç olarak, Sabancı Holding’in başarısı, enflasyonist ortamda bile sürdürülebilir büyüme ve çalışan odaklı stratejilerle mümkün olmuştur. Bu sayede, kur ve döviz dalgalanmalarına rağmen, çalışanların motivasyonu ve bağlılığı artırılmıştır. Ekonomik belirsizliklerin artış gösterdiği bir dönemde, şirketlerin insan kaynakları politikalarını güçlendirerek rekabet avantajı sağlaması kaçınılmaz bir gereklilik haline gelmiştir.