Boğaziçi Üniversitesi’nde Kadın Araştırmaları Kulübüne Ziyaret
Geziye Dair Duygular
Boğaziçi Üniversitesi’nde bir buluşmaya katılmak üzere 6 Mart günü ziyaret gerçekleştirdim. Bahara erken bir hava hükmediyordu ama dışarıdaki soğuk içimize işliyordu. Orta Kantin’e ilerlerken, Beşiktaş’ta sevgilisinden dert yanan genç kadının “İçim üşüyor, içim.” sözleri zihnimde yankılanıyordu. Üniversitenin nostaljik havasına dalıp, gençlik yıllarımı hatırlıyordum. Üniversite her zaman genç kalacak gibi bir his veriyordu bana. Üst kata çıkıp Güney kampüse baktığımda, Üniversitenin gerçek ruhunun burada olduğunu hissettim.
BÜKAK Buluşması ve Kadınların Gücü
BÜKAK’ın konuğu olarak hazırlıklı ve tutkulu genç kadınlarla bir araya geldik. Onların tutkusu, üniversitenin bu döneminde bile kendini gösteriyordu. Anadolu’nun farklı bölgelerinden gelen bu genç kadınların cesaret ve zeka dolu hikayelerini dinledik. Hepsi eşit ve güçlü duruşlarıyla dikkat çekiyordu. Bana hediye ettikleri dergide “Kadınların Kurtuluşu Gazze Sınırının İki Tarafında da Devam Etmeli” başlıklı makalede, feminist hareketin totaliter liderlere karşı alması gereken tavre ışık tutuluyordu.
Cesaret ve Direniş
Özger Arnas Salonu’nda gençlerle dolup taşan buluşmada, farklı cümlelerin, duyguların ve coğrafyaların bir araya gelerek paylaşıldığı anlar yaşandı. “Haksızlıklar kuralları yaratır, cesaret ise onları yıkar” sözü, gençlerin direniş ruhunu en iyi ifade eden cümlelerden biriydi. Boğaziçi Üniversitesi’ndeki kadınların direniş ruhu, haklar ve eşitlik konusundaki kararlılıklarıyla kendini gösteriyor.
(2024 PEN Duygu Asena Ödülü’nün Boğaziçi Direnişi’ne verildiği de müjdelendi)