David Grossman: Gazze’de Yaşananlar Soykırım
Grossman’ın Çarpıcı Açıklamaları
İsrail’de yayımlanan Haaretz gazetesi, ünlü yazar David Grossman’ın İtalyan "la Repubblica" gazetesine verdiği röportajı yayınladı. Grossman, uzun yıllar boyunca soykırım terimini kullanmaktan kaçındığını, ancak Gazze’de yaşananları gördükten sonra sessiz kalamayacağını ifade etti. "Ben, İsrail’i soykırım işleyen bir devlet olarak tanımlamaktan her şekilde kaçınmaya çalışan biriyim. Ama şimdi derin bir acı ve kırık bir kalple, bunun Gazze Şeridi’nde gözlerimin önünde gerçekleştiğini söylüyorum" dedi.
Gazze’deki Ölüm Sayısı ve Duygusal Tepkiler
Grossman, Gazze’deki ölü sayısının yarattığı "mide bulantısının" bazı rakamların Hamas tarafından yayımlandığını bilmesine rağmen hafiflemediğini belirtti. Bu durum, yazarın içsel çatışmasını ve yaşanan trajedinin ciddiyetini gözler önüne seriyor.
İsrail ve Ahlaki Değerler
İsrailli yazar, "İsrail ve açlık kelimelerinin artık birlikte zikredilir olmasının", İsrail tarihi ve uzun zamandır benimsedikleri ahlaki değerler açısından yıkıcı olduğunu vurguladı. Bu durum, toplumun değerleriyle çelişen bir gerçeklik olarak karşımıza çıkıyor.
İki Devletli Çözüm ve Eleştiriler
Grossman, iki devletli çözüme olan inancını sürdürdüğünü ifade etti. Ancak, bazı İsrailli bakanların Gazze’yi yeniden işgal etme ve orada yerleşim yerleri inşa etme çağrılarına sert bir şekilde karşı çıktı. Bu adımın "yıkıcı" olacağını belirten Grossman, barış sürecinin önemine dikkat çekti.
Gazze’den Çıkışın Nedenleri
Grossman, "Biz 2005’de Gazze’den lütuf olsun diye değil, orada halkımızı koruyamadığımız için çıktık" diyerek, İsrail’in Filistin topraklarını işgalinin sonuçlarına dikkat çekti. "İsrail’in laneti 1967’de Filistin topraklarının işgaliyle başladı" ifadesi, bu karmaşık durumun kökenlerine ışık tutuyor.
David Grossman’ın bu açıklamaları, sadece bir yazarın değil, aynı zamanda bir toplumun vicdanının sesi olarak öne çıkıyor. Gazze’de yaşananlar, uluslararası kamuoyunun dikkatini çekmeye devam ederken, Grossman’ın sözleri, barış ve adalet arayışının önemini bir kez daha hatırlatıyor. Bu tür tartışmalar, sadece bölgedeki değil, tüm dünyadaki insanlık durumunu sorgulamamıza neden oluyor.