Proje Okulları Yönetmeliği ile Eğitimde Eşitsizliğe Hayır!
Kamusal Eğitim Hakkı ve Eşitlik
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu felsefesi, eğitimin kamusal bir hak olduğu ve tüm çocuklara eşit, bilimsel, laik, parasız ve nitelikli biçimde sunulması gerektiği anlayışı üzerine inşa edilmiştir. Ancak, AKP iktidarı döneminde bu temel ilkenin sistematik bir şekilde göz ardı edildiği görülmektedir. Bugün, Millî Eğitim Bakanlığı’nın anayasal sorumluluğu olan eğitimde eşitliği sağlama görevi açıkça reddedilmektedir.
Proje Okulları ve Eşitsizliğin Kurumsallaşması
"Proje okulları" adı altında yürütülen uygulamalar, eğitimdeki eşitsizliğin kurumsallaşmasını desteklemektedir. 2014 yılında KHK ile yasalaştırılan bu uygulama, 2016 yılında 20 ilde 44 okul ile başlamış ve günümüzde 2318 okula ulaşmıştır. Proje okulları, öğretmenlerin hukuki güvencelerini tehdit etmekte ve eğitimde liyakati zedelemektedir.
2025 Yönetmeliği ve Eşitliğin Yok Edilmesi
12 Temmuz 2025 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanan "MEB Proje Okulları Yönetmeliği", eğitim sistemini piyasalaştıran uygulamaların yasal çerçevesini oluşturmayı hedeflemektedir. Bu ideolojik müdahale, kamu okullarını nitelikli ve niteliksiz olarak sınıflandırarak eşitliği sona erdirmektedir.
Yönetmelikteki Ana Maddeler
- Proje okulları, "Özel Program Uygulayan Okullar" ve "Özel Proje Uygulayan Okullar" olarak iki sınıfa ayrılarak, öğrenci ve veli profillerini kategorize eden bir sistem getirilmiştir.
- Özel Program Uygulayan Okullar için, LGS sınavında %1’lik dilimden öğrenci alımı şartı getirilmiştir. Bu, köklü okulların daralıp ortadan kaybolmasına neden olmaktadır.
- Yatılı öğrenci alımının yaygınlaştırılması, çocukların ailelerinden kopmasına ve eleştirisel düşünceden uzak bireyler olarak yetişmelerine zemin hazırlamaktadır.
- Vakıfların okullara "hami" olarak atanması, eğitimin kamu görevi olmaktan çıkarılmasına neden olmaktadır. Okulların halkın ve devletin görevi olduğu unutulmamalıdır.
- Öğretmenlere yönelik yeni şartlar ve hizmet içi eğitim zorunlulukları, uzman eğitimcilerin itibarını zedelemekte ve nitelikli öğretmen bulma konusunda zorluklar yaratmaktadır.
Eğitimin Geleceği ve Kamu Sorumluluğu
Eğitim, devletin asli görevidir ve herhangi bir vakfa, cemaate veya özel sektöre devredilemez. Tüm devlet okulları halkın malıdır ve eğitim, laik, bilimsel ve eşit bir temele dayandırılmalıdır.
Devletin eğitim sistemini teslim etmesi, yalnızca laikliğe değil, aynı zamanda Anayasa’ya ve aklımıza da ihanet anlamına gelmektedir. Eğitimde eşitlik, bilimsel düşünce ve kamu yararı ilkeleri yerine; biat kültürü ve piyasacı anlayışın egemen kılınması, geleceğimizin teminatı olan çocuklarımıza yönelik en büyük tehditlerden biridir.
Bakanlığa Hatırlatmalar
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’e hatırlatılmalıdır ki:
- Kamu okulları, sizin özel mülkünüz değildir.
- Okullar bu halkındır; çocuklar bu ülkenin geleceğidir.
- Eğitimin "hami" aramak yerine, bilimsel ilke ve kamu yararını gözetmek gerekmektedir.
Davet ve Mücadele
Eğitim-İş olarak, bu uygulamaların meşru olmadığını belirtmekteyiz. Kamusal eğitim, tarikatlara, cemaatlere, vakıflara ve özel sektöre devredilemez. Tüm halkımızı, öğretmenleri ve velileri; çocuklarımızın laik, bilimsel, eşit ve çağdaş eğitim hakkını savunmaya çağırıyoruz.
Gerekli hukuki süreci başlatarak "Millî Eğitim Bakanlığı Proje Okulları Yönetmeliği"nin iptalini talep edeceğiz. Eğitimde eşitlik için hep birlikte mücadele etmeliyiz.