Eğitim Sendikaları Ekonomik Demokrasi İçin Nasıl Mücadele Etmeli?

Eğitim Sendikaları ve Ekonomik Demokrasi Mücadelesi

İnsanlığın daha adil bir dünya yaratmayı hedefliyoruz. Bunun için öncelikle eğitim sistemimizin, neoliberal zihniyetle şekillendirilmesine karşı durmalı ve demokratik eğitim anlayışını benimsemeliyiz.

Sendikalar etkin olabilmek için sahip oldukları bilgi, örgütlenme gücü ve bağımsız bir yönetim yapısına sahip olmalıdır. Ancak günümüzde sendikaların bu alanlarda önemli zorluklar yaşadığı bir gerçek.

Bu bağlamda Anadolu Eğitim Kurumları Çalışanları Sendikası Genel Başkanı Mustafa Güçlü ile eğitim ve sendikacılığı tartıştık.

Mustafa Güçlü: Eğitim Nedir?

Benim için eğitim, insan demektir. İnsanlar birlikte yaşadıkları için güç dengesine ihtiyaç duyarlar. Bilgi sahibi olanlar, bilgiye ulaşamayanlara karşı daha baskın bir konuma gelir.

Günümüzde bilginin ticari bir öğe olarak görülmesi, toplumsal yapıyı olumsuz etkiliyor. Neoliberal politikalar, eğitim sistemini bir araç haline getirip tüketim toplumları oluşturmayı hedefliyor. Bu anlayışa karşı durmalıyız.

Gerçek bir demokratik eğitim anlayışı; bireyin özgünlüğüne, özgürlüğüne ve kendini keşfetmesine olanak tanıyan bir sistem olmalıdır. Ancak gözlemlenen şekilsel değişiklikler, Türkiye’de demokratik eğitimi sağlamaktan çok uzak.

Sendikaların Doğal Rolü

Sendikaların mukavemet göstereceği en büyük sorun, neoliberalizmin yarattığı derin ekonomik eşitsizliğidir. Üyelerinin ekonomik ve sosyal haklarını korumak ve geliştirmek için aktif olmalıdırlar. Bunun yanında, sendikalar için demokrasi, temel bir dayanak olmalıdır.

Alman düşünürü Stein Ringen’in belirttiği gibi, demokrasiyi korumak desteklemekle değil, reformlarla sağlanabilir. Sendikaların, sosyal demokrasi kadar ekonomik demokrasiye de önem vermesi gerekmektedir.

Ekonomik Demokrasi Mücadelesinin Anlamı

Demokrasi, bir toplumda toplu kararları alma ve yönetişim süreçlerini içerir. Ekonomik demokrasi, toplumun ekonomik kaynaklarının demokratik olarak denetlenmesini ifade eder. Bu güç, vatandaşların katılımıyla oluşturulmalıdır. Özgürlük gücü ve üstünlük gücü bu bağlamda önem taşır.

Bugün dünyada 200 milyon çocuk kötü koşullarda çalıştırılıyor. Ekonomik eşitsizlik, kadınları da etkiliyor. Aslında Türkiye, iş kazalarında yüksek oranda kaybı ile öne çıkmakta; asgari ücretle çalışanların sayısı ise alarm verici boyutlarda.

Ülkemizde elde edilen gelirlerin adaletsiz dağılımı, ekonomik demokrasinin sağlanmasının önünde büyük bir engel teşkil ediyor. Sendikalar, bu mücadelenin merkezine yerleşmeli ve adil bir vergi sisteminin oluşmasına özen göstermelidir.

Sendikaların İşleyişindeki Eksiklikler

Ülkemizde sendikaların en belirgin sorunlarından biri, etkinliklerini artırmada yaşadıkları zorluklardır. Bilgi ve örgütlenme konusunda yaşanan sıkıntı, sendikaların bağımsız işleyişini olumsuz etkiliyor.

Bu eksiklikleri gidermek için, sendikaların akademik sendikacılığa yönelmeleri ve şeffaf, demokratik bir yönetim anlayışını benimsemeleri önemli bir adım olacaktır.

Ayrıca, kurumsal karar alınırken üyelerin haklarının korunmasına öncelik vermek gereklidir. Sendikaların, siyasi partilerin etkisinde kalmayan bağımsız bir duruş sergilemesi büyük önem taşımaktadır.

Sonuç olarak, sendikaların temel görevi, insan onuruna saygılı bir yaşam standardı için gerekli mücadeleleri vermektir. Ancak bu hedefe ulaşabilmek için, benimsemeleri gereken adımlar bulunmaktadır.