Diyarbakır’da 8 Yıl Sonra Yeniden Özgür Sinema Rüzgârı Esti!
3. Amed Film Festivali’nin Coşkusuyla Yoğun Tartışmalar ve Anlamlı Görüşmeler
Diyarbakır’ın kültürel kalbinde atılan bu önemli adım, bu yıl 3. kez kapılarını açan Amed Film Festivali ile yeniden hayat buldu. Ünlü yönetmen Weysî Altay’ın katkılarıyla, festivalin dönüşü ve Kürt sinemasının bugünü üzerine yapılan tartışmalar dikkat çekti. Özellikle seyircilerin dinamik katılımı, bu festivali özel kılan unsurlardan biri.
“Seyircimizin Dinamizmi Büyüleyici!”
Festivalin atmosferi hakkında Altay, “Heyecan doluyuz, festivalimizde sadece filmleri izlemekle kalmıyor, derin tartışmalara da tanıklık ediyoruz. Seyircimizin dinamizmi gerçekten büyüleyici!” diyerek, yoğun ilgi ve geri bildirimlerden bahsetti. Bu yıl, tüm gösterimlerin ücretsiz olması ve filmlerin Kürtçe altyazılı şekilde sunulması, Diyarbakır’da büyük bir coşku yaratırken, seyirciler tatmin edici bir deneyim yaşadı.
Festivalin Üzerinde Parlak Filmler!
Amed Film Festivali bu yıl, İran’dan Irak Kürdistanı’na uzanan geniş bir film yelpazesine ev sahipliği yaptı. Eski filmlerden yeni yapımlara kadar birçok eser seyirciyle buluştu. Mano Khalil’in “Cîran” filmi, hüsran ve komşuluk ilişkilerini çarpıcı bir dille ele alırken, Sahim Omar Kalifa’nın “Gizli Bağdat” belgeseli ise büyüleyici bir çalışma olarak öne çıktı. Seyirci, film gösterimlerinin ardından kendilerini tartışmanın içerisinde buluyor; bu süreç, sinemaya taze bir soluk katıyor.
Diyarbakır’da Kültür-Sanat İşbirliği
Festivalin organizasyonu, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi ile yapılan işbirliği sayesinde daha kapsamlı hâle geldi. Altay, “Yerel yönetimlerle birlikte hareket etmenin daha doğru bir yaklaşım olduğuna inandık. Bu, halkın kültürel faaliyetlere erişimini sağlamak adına önemli,” dedi. Özellikle belgesel sineması, Kürt toplumunun toplumsal hikâyelerini evrensel bir dilde anlatma potansiyeline sahip.
Kayyımlar Olmazsa Devam!
Altay, kayyım ataması olmadığı takdirde Amed Film Festivali’nin ve FilmAmed’in devam edeceğine vurgu yaptı. “Van’da Ahtamar Film Festivali, Batman’da Yılmaz Güney Film Festivali gibi etkinlikler yeniden canlanabilir,” ifadelerini kullandı. Bu festivaller, Kürtlerin kültürel ifadelerine zemin hazırlayan önemli platformlar olarak öne çıkıyor.
“Kürt Sineması Gelişiyor!”
Kürt sinemasının son yıllardaki yükselişine tanıklık eden Altay, “Kürt sineması, son 25 yıldır ciddi bir yol katetti. Duhok, İstanbul ve New York gibi festivallerde 500’den fazla film izledim. Bu da gelişimin kanıtı,” şeklinde konuşti. Altay, bu süreçte genç sinemacıların önemli bir rolü olduğunun altını çizdi.
“Kültür-Sanat Durgun Kalmadı!”
Diyarbakır’ın kültür-sanat alanında geçirdiği dönüşüm, kayyım dönemlerinde bile duraksamadı. Altay, “Kültür sanat, zorluklara rağmen devam etti. Diyarbakır yeniden, sadece Kürdistan’ın değil, Türkiye’nin de bir kültür merkezi haline gelebilir,” dedi.
Gelecek, Belirsiz Ama Umutlu!
Sonuç olarak, Amed Film Festivali, yalnızca sinema alanında değil, aynı zamanda sosyal ve politik tartışmaların önünü açarak önemli bir etki yarattı. Weysî Altay’ın samimi sözleri, Kürt sinemasının geleceği için cesur bir perspektif sundu.
Magazin Editörünün Yorumu: Diyarbakır’da meydana gelen bu dönüşüm, sadece sinema için değil, tüm toplumsal dinamikler için büyük bir umut ışığı. Seyircinin katılımı ve festival atmosferinin yarattığı tartışmalar, sinemanın gücünü bir kez daha gözler önüne seriyor. Bu festivali kaçırmamalısınız!

