Enflasyon ve Süt Fiyatları: TÜSEDAD’dan Yeni Talep

Süt Üreticileri Krizle Yüz Yüze Kalıyor

Türkiye’de gıda enflasyonu artarken, süt üreticileri sürdürülebilirlik ve gıda güvenliği konularında kritik bir eşikte bulunuyor. Tüm Süt, Et ve Damızlık Sığır Yetiştiricileri Derneği (TÜSEDAD), sıcak süt tavsiye fiyatında güncelleme talebinde bulundu. TÜSEDAD yönetimi, "Ulusal Süt Konseyi’nin Eylül 2025 döneminde fiyatları yeniden değerlendireceğini" belirterek, üreticilerin geleceği için önemli bir umut kaynağı oluşturduğunu ifade etti.

Üretici ve Sanayici İçin Denge Fiyatı

Süt üretiminde yaşanan maliyet artışları ve enflasyonist baskılar herhangi bir üretici için sürdürülebilirliği güçleştiriyor. TÜSEDAD, "Üreticiyi koruyacak, sanayicinin hammaddeye erişimini sağlayacak ve tüketicinin yerli sağlıklı süt ürünlerine ulaşımını güvence altına alacak adil bir denge fiyatı sağlanmalıdır" dedi. Bu bağlamda, %3,6 yağ ve %3,2 protein içeren sıcak çiğ süt tavsiye fiyatının 15 Eylül 2025 itibarıyla en az 21 TL/Litre + soğutma ve hizmet bedeli olarak güncellenmesini talep ettiklerini vurguladılar.

Ekonomik İstikrarın Sağlanması

TÜSEDAD’ın talep ettiği bu yeni fiyat, yalnızca üreticilere değil, sektörün tüm paydaşlarına fayda sağlayacak bir denge fiyatı olarak görülüyor. Çiftçinin ayakta kalması, sanayinin sürekliliğini sağlaması ve sanayinin istikrarı da tüketicilerin güvenli gıdaya erişimini garantileyecektir. Ancak bu denge fiyatının elde edilebilmesi için anlık enflasyon verilerinin ve kur dalgalanmalarının da göz önünde bulundurulması önemlidir.

Sonuç ve Ekonomi Yorumları

Gıda enflasyonunun yükselmesine rağmen, üreticilerin talep ettiği fiyat artışları, sektördeki dengenin korunması açısından kritik bir adım. Süt fiyatları, tarımsal üretim dinamiklerini doğrudan etkileyen bir parametre haline geldi. Yüksek maliyetler ve azalan kâr marjları, üreticilerin devam edip etmeme kararı üzerinde büyük bir baskı oluşturuyor. Ekonomik koşullar göz önünde bulundurulduğunda, ekonomi otoritelerinin TÜSEDAD’ın talebine duyarsız kalmaması, hem tarımsal üretimi hem de tüketici güvenliğini koruma açısından oldukça önemli.

Türkiye’nin gıda üretiminde sürdürülebilir ve sağlıklı bir denge sağlamak adına, bu tür taleplerin dikkate alınması zorunludur. Aksi takdirde, var olan ekonomik dengesizlikler derinleşebilir ve hem üreticilerin hem de tüketicilerin yaşam standardı daha da olumsuz etkilenebilir.