Amazon, Nükleer Enerji Yatırımlarıyla Bulut Sistemleri İçin Enerji İhtiyacını Karşılayacak
Amazon’un Yeni Enerji Stratejisi
ABD merkezli teknoloji devlerinden Amazon, bulut sistemleri ve yapay zeka sunucularının enerji ihtiyacını alternatif enerji yatırımları ile çözmeye odaklanıyor. Şirket, bu doğrultuda dikkat çekici bir adım atarak 1.92 gigawattlık nükleer enerji alımı gerçekleştirdi.
Talen Energy ile Stratejik Anlaşma
Amazon, enerji ihtiyacını karşılamak için Pennsylvania eyaletinde bulunan Talen Energy’ye ait Susquehanna nükleer santralinden enerji satın alacak. Bu anlaşma, Amazon’un Microsoft ve Meta’nın ardından büyük nükleer enerji yatırımları yapan bir teknoloji şirketi olmasını sağlıyor.
Mevcut Anlaşmanın Güncellenmesi
Amazon’un Talen Energy ile yaptığı anlaşma, tamamen yeni bir işbirliği değil; mevcut bir düzenlemenin güncellenmiş hali olarak öne çıkıyor. Önceki versiyonda, Amazon Susquehanna santralinin yanına bir veri merkezi inşa ederken, enerji doğrudan tesisten temin ediliyordu. Şimdi ise iki şirket, Pennsylvania’daki Talen arazisinde küçük modüler reaktörler (SMR) inşa etmeyi ve mevcut santrallerde üretimi artırmayı da planlıyor.
Küçük Modüler Reaktörler ve Yatırım Stratejileri
Amazon’un bu alandaki kararlılığını pekiştiren bir başka hamle, 300 megawatt kapasiteli küçük modüler reaktörler kurmayı hedefleyen X-energy adlı girişime yaptığı yatırımlar. Bu projeler, PJM bölgesel elektrik şebekesine yeni üretim kapasitesi eklemeyi amaçlıyor. Mevcut santrallerin genişletilmesi, genellikle yeni nükleer enerji eklemekten daha kolay bir yol olarak değerlendiriliyor.
Verimlilik Artışı İçin Önlemler
Mevcut santralleri genişletmek için, yüksek oranda zenginleştirilmiş yakıt kullanımı, daha fazla güç elde etmek için ayar değişiklikleri, ya da türbin yenilemeleri gibi yöntemler benimsenebilir. Bu müzakereler ve yatırımlar, enerji üretiminde verimliliği artırarak hem işletmelerin hem de son tüketicilerin faturasını olumlu etkileyebilir.
Amazon’un nükleer enerji yatırımları, artan enerji maliyetleri ve enflasyonun etkileri düşünüldüğünde, gelecekteki enerji stratejileri için kritik bir adım olarak değerlendirilmekte.