Türkiye’de Öğretmen Açığı ve Yeni İstihdam Politikaları Üzerine Değerlendirmeler
Vural Nasuhbeyoğlu
[email protected]
Türkiye’de atama bekleyen öğretmen sayısı yarım milyonu aşarken, öğretmen ihtiyacı da hızla artıyor. Ücretli öğretmenler gibi kölelik koşullarında çalışan grupların yanı sıra, uzman, sözleşmeli ve atanmayan öğretmenler arasındaki eşitsizlikler belirgin şekilde büyüyor. AKP hükümeti ve Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), öğretmen istihdamını düzenlemek amacıyla yeni bir yapı olan Milli Eğitim Akademisi’ni hayata geçirdi. Bu akademi, eğitim fakültesi mezunlarının yaklaşık 14 ay süresince eğitim aldıktan sonra sınava tabi tutulacağı yeni bir sistem getirmeyi amaçlıyor.
Aldığımız bilgiye göre, Eğitim Bilimci ve Yazar Prof. Dr. Nejla Kurul ile yapılan röportajda, mevcut öğretmen istihdam politikalarının kamu yararını gözetmeyen bir yapıda olduğunu vurguladı. Milli Eğitim Akademisi’nin, öğretmen adaylarını yeni bir eğitim ve sınav sürecine tabi tutarak MEB’in kontrolünde olacağını belirten Kurul, bu durumun öğretmenlerin bağımsızlık mücadelesini zorlaştıracağını ifade etti.
Türkiye’de Öğretmen İstihdam Politikası Var mı?
Yasal çerçeveler zorunlu eğitimi bir hak olarak tanırken, hükümetin istihdam politikaları piyasaların dinamiklerine göre şekilleniyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “İstihdam olarak devlete yüklenilmesi vahim bir hata” ifadesi, bu yaklaşımın net bir yansıması. Uzun süreli işsizlik sorunlarının bulunduğu mesleklere yeni öğrenci alımını engelleyen bir mantığın öne çıktığı görülüyor. Bu bağlamda, öğretmenlik gibi eğitim sektöründeki yüksek işsizlik, sorun olarak ele alınmıyor. Eğitimin planlanmasında sosyal talep yaklaşımının göz ardı edildiği anlaşılıyor. Aynı dönemde, iş gücü planlaması ihtiyaçlarına karşılık vermeyen bir istihdam politikası izleniyor.
Atama Sayıları Düşüyor: MEB Ne Planlıyor?
Her yıl öğretmen atama sayıları giderek azalıyor; bazı branşlarda bu sayı 30-40’a düşüyor. MEB’in bu duruma karşı planının ne olduğu ise belirsiz. Öğretmen istihdamında kamu yararını gözeten bilimsel kriterlerin uygulanması ve öğretmen başına düşen öğrenci sayısının dikkate alınması gerekiyor. Eğitimde kaliteyi artırmak için öğretmen gereksinimi, etkin araştırmalara bağlı olarak belirlenmeli. Emekli olacak öğretmen sayısının yanı sıra, sınıf mevcutlarının hedeflenmesi ve planlamaların buna göre yapılması önem taşıyor.
Laik ve Bilimsel Eğitimden Uzaklaşma Çabaları
Nisan 2025’te yapılacak öğretmen atamalarında, 15 bin öğretmenin atanacağı bildirildi. Atama kontenjanları incelendiğinde, bazı branşlarda ciddi ihtiyaçlar gözlemlense de, diğer alanlarda oldukça düşük sayıda atama yapılmakta. Bu durum, MEB’in laik ve bilimsel eğitim anlayışından uzaklaştığını gösteriyor. Ek olarak, din eğitimi öğretmenlerinin ön planda tutulduğu, diğer branşlardaki kontenjanların ise cüzi seviyelerde belirlendiği dikkat çekiyor.
Ayrımlarla Derinleşen Eğitim Sorunları
Öğretmen açığı ve ücretli öğretmen sayısındaki artış, mülakat sisteminin adaletsizliği gibi sorunlarla birleştiğinde, eğitimde asıl hedefin ne olduğuna dair soru işaretleri yaratıyor. Güvencesizlik altında çalışan öğretmenlerin durumu, eğitim sisteminin daha fazla ayrıştığını gösteriyor. Farklı öğretmen türleri (ücretli, sözleşmeli, uzman) arasında oluşturulan hiyerarşiler, velilerin çocuklarına eşit eğitim hakkı sunması açısından ciddi sorunlar yaratıyor.
Milli Eğitim Akademisi, MEB’in öğretmen atamalarında yeni bir model öneriyor. Eğitim fakültesi mezunları, artık sadece diploma ile atanamayacak; sınav ve arşiv araştırma süreçlerinden geçerek MEB’in belirlediği kriterlere uymaları gerekecek. Bu sistem, öğretmen adaylarına daha önceden yapılmış olan sınavların yeterli olmadığını gösteriyor. Ayrıca, adayların gözlemlenmesi ve tekrar değerlendirilmesi gibi süreçler MEB’in kontrolünde olacak.
Öğretmen İstihdamında Nitelik ve Nicelik Arasındaki Denge
Ataması yapılmayan öğretmen sayısı hızla artarken, nitelikli bir eğitim için en az 200 bin öğretmenin istihdam edilmesi gerektiği belirleniyor. Mevcut sistemin, piyasa koşullarına dayalı bir çözüm yerine kamu yararını göz önünde bulundurması gerekmektedir. Eğitimde eşitliği sağlamak ve öğretmenlerin niteliklerini artırmak için öncelikli adımların atılması zorunludur.
(Haber Merkezi)