Enflasyon ve Piyasalardaki Dalgalanmalar

Piyasalardaki Gerginlik Maalesef Haksız Değil

Piyasalardaki bu belirsizlikler, kaygılanma açısından haklı sebepleri içinde barındırıyor; ancak güncel tablo, küresel ekonominin resesyona girmesi ve enflasyonun yükselmesi yönünde belirgin bir gösterge sunmuyor. Şu sıralar finansal piyasalarda ters rüzgârların etkisi hissediliyor. Hisse senedi piyasalarında yaşanan geri çekilmeler, değerli metaller ve kripto para birimlerinde de süregelen aşağı yönlü baskılar dikkat çekiyor. Özellikle ABD menşeli teknoloji firmalarının değerlemelerinde yaşanan balon spekülasyonları, bu olumsuz hava akımının başlıca nedenlerinden biri olarak öne çıkıyor.

Yapay Zekâ Talebi: Balon Mu, Yoksa Gerçek Mi?

Küresel ekonomide bir teknoloji devrimi yaşandığı aşikar. Bu devrimle öne çıkan teknoloji firmalarının yüksek değerlenmesi ise pek de şaşırtıcı değil. Tarihte de benzer dönemlerde, demiryolları, elektrik ve internet dönemlerinde finansal piyasalarda balonlar oluştu. Şu anki durumda, yapay zekâ gibi yeni teknolojilere olan talep, arz ve talep dengesinin gazladığı güçlü bir potansiyele işaret ediyor. Çip üreticileri şu an arzda bir sıkıntı yaşamıyor; ancak veri merkezleri, artan talebi karşılayacak kapasiteden uzak. Bu durumun ardında yatan sebepler arasında enerji yetersizliğini de görmek mümkün. Teknoloji devleri, güneş panellerini uzayda konumlandırarak daha yüksek enerji verimliliği arayışına girmişken, milyarlarca dolarlık yatırımların bu bağlamda bilinçli olduğu ortada.

Yapay zekâ ile ilgili getiri ve değerlemeler üzerinde tartışmalar sürerken, 2008 krizi tahminleriyle ün kazanan Michael Burry’nin teknoloji hisselerinde satış yapması, piyasalarda etkili oldu. Özellikle son yıllarda şirketlerin karlarının aşırı abartıldığına dair yorumlar, dikkat çekici bir endişe kaynağı oluşturmuş durumda. Ancak, teknoloji firmalarının düşük amortisman sürelerinin gerçekçiliği sorgulandı. Dolayısıyla, bu durum pişirilen kazanın henüz kaynamadığını ve dolayısıyla sürdürülebilir bir büyüme gösterdiğini düşündürüyor.

Fed Faiz Politikasında Aksilikler

Piyasalardaki ters rüzgârların bir diğer önemli nedeni de Fed’in faiz indirim beklentilerinin azalması. İçinde bulunduğumuz dönemde ABD’nin istihdam verileri ve diğer ekonomik göstergeleri, bu spekülasyonları destekte bulunacak şekilde şekilleniyor. ABD ekonomisi bazı sektörlerde olumsuz sinyaller verebilirken, genel olarak sert bir ekonomik daralma zamanı gelmiş değil. Yılın başından bu yana, ABD’nin büyüme dinamikleri faiz indirimlerinin gerekliliğini sorgulatır nitelikte. Dolayısıyla, Fed’in alacağı her türlü karar, piyasalarda dalgalanmalara neden olmaya devam edecek.

Küresel Ekonomide Endişe Verici Durum

Japonya, Çin ve Euro Bölgesi gibi küresel ekonominin lokomotifi konumundaki bölgelerdeki gelişmeler, büyüme kaygılarını artırır nitelikte. Japon ekonomisi 6 çeyrek sonra daralmaya gitti, Çin’in ihracatında düşüş yaşanıyor ve konut satışları zayıflıyor. İlginçtir ki, bu yılın ilk 10 ayında yatırımlardaki %3’lük daralma, önemli bir alarm zili şeklinde algılanabilir. Euro Bölgesi ise zaten zor durumda ve büyüme tahminleri negatif yönde revize edilmiş durumda.

Balon Patlayacak mı, Yoksa Düzeltmeler mi Olacak?

Sonuç olarak, piyasalardaki endişeler haklı sebeplerle destekleniyor; ancak şu an için küresel ekonomide bir resesyon veya yükselen enflasyon sinyali henüz görünmüyor. Bu koşullarda, bir balon patlamasından ziyade sert piyasa düzeltmeleri ile karşılaşabileceğimiz yönünde bir düşünce hâkim. İnsan davranışları ve büyük fonların arasında şekillenen pozisyonlar, piyasalardaki dalga boyunu artırmaya devam edecek gibi görünüyor.

Gelecek dönem, mevcut kaygıların yönü ve piyasalardaki dalgalanmaların boyutu açısından kritik bir süreç olacak. Ekonomideki değişimlere tanıklık ederken, dikkatle izlemekte fayda var.