2026 MEB Bütçe Görüşmeleri: Eğitimde Yeni Yaklaşımlar Olacak mı?
Eğitimde Temel Sorunlar ve Bütçe Değerlendirmesi
2026 Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) bütçe görüşmeleri sürerken, eğitim sistemimizin köklü sorunları yeniden gündeme geldi. Eğitim politikaları, sadece bütçenin büyüklüğü ile değil, aynı zamanda misyonu, vizyonu ve eğitim kalitesinin artırılmasıyla da değerlendirilmeli. Ancak bu yılki bütçe tartışmaları, eğitimdeki köklü sorunlara kalıcı çözümler sunup sunmadığı konusunda soru işaretleri bırakıyor.
Muhalefet ve Eğitim Sendikalarının Endişeleri
Muhalefet ve eğitim sendikaları, bu bütçeyi "pedagojik değil, ideolojik" olarak eleştiriyor. Bütçenin daha çok günü kurtarmaya yönelik olduğu, uzun vadeli düşünülmediği belirtildi. Eleştirilerin seviyesi, görüşmeler sırasında oldukça sertleşti; Bakan Tekin, kendisine yöneltilen eleştirilere “Söylediklerinizin yüzde 99’u yalan” diyerek yanıt verdi. Bu diyaloglar, eğitim camiasının toplumda nasıl bir erdemlilik ve saygı ortamı oluşturduğunu sorgulatıyor.
Bütçenin Rakamları ve Eğitim Kalitesi
MEB bütçesinin yaklaşık %83’ü personel giderlerine ayrılırken, sadece yüzde 8,26’sı eğitime yatırım olarak belirlenmiştir. 2002’de eğitim yatırımlarının bütçede aldığı pay yüzde 17,18 iken, günümüzde bu oranın düştüğü görülmektedir. OECD verilerine göre Türkiye, öğrenci başına yapılan harcamada, OECD ortalamasının üçte biri kadar kalıyor. Yüksek öğretmen maaşları, başka birçok ülkenin ortalamalarıyla karşılaştırıldığında yetersiz kalmaktadır. Bu da, eğitimde sürdürülebilir gelişim için gereken yatırımları sorgulatmaktadır.
Öğrenci Sayısı ve Eğitim Kalitesi
Ülkemizdeki öğrenci sayısı 25 milyonu aşarken, bu durum bazı ülkelerin toplam nüfusundan bile fazladır. Ancak sadece yüksek öğrenci sayısına sahip olmak, eğitimin kalitesini artırmıyor. Çocukların daha iyi bir gelecek için yeterli eğitime, becerilere ve istihdam olanaklarına sahip olması gerekiyor.
Tartışmalı Konular: Mesleki Eğitim ve Dinselleştirme
Bütçe görüşmeleri sırasında Mesleki Eğitim Merkezleri, sıklıkla eleştirilere maruz kaldı. Eğitimde dinselleştirme ve bazı sivil toplum kuruluşlarına ayrılan kaynaklar da tartışmalara yol açtı. Bu konuda yapılan açıklamalar, kamuoyunu tatmin etmemekte ve eleştirilerin sürmesine neden olmaktadır.
İhtiyaç Duyulan Reformlar
Eğitime yönelik reformların önceliştirilmesi gerekliliği ortaya çıkıyor. Alınması gereken önlemler arasında şunlar yer alıyor:
- Bütçenin İki Katına Çıkarılması: Bu sadece öğretmen maaşları için yeterli olmayacak; aynı zamanda ek yatırımlar da gerekecek.
- Ücretsiz Yemek ve Hijyen Koşulları: MEB’in bu konulardaki hedeflerine ulaşabilmesi için daha fazla pratik ve etkin çözüm üretmesi gerekiyor.
- Öğretmen Yetiştirme ve Atama Süreçleri: Eğitim sisteminin sürdürülebilirliği için öğretmen edinme ve yetiştirme konusundaki belirsizliklerin ortadan kaldırılması şart.
Sonuç Olarak
Eğitimde olması gereken reformlar, yalnızca bütçenin artırılmasıyla değil, aynı zamanda bu kaynakların etkin bir biçimde kullanılmasıyla mümkündür. Eğitimdeki sorunlar çözülmedikçe, çocuklarımızın geleceği karanlık kalacaktır. Ortak bir akıl ile hareket edildiği takdirde, daha iyi bir eğitim sistemi inşa etmek mümkün olabilir. Bu nedenle, tüm tarafların eleştirileri dikkate alıp, acilen somut adımlar atmaları elzemdir.

